
- Bu etkinlik geçti.
Berat Işık – Hâlâ Hayatta mısınız?
05/11/2016 @ 11:00 - 11/12/2016 @ 17:00

5 Kasım – 11 Aralık 2016
Küratör: Işın Önol
Hâlâ Hayatta mısınız?, Berat Işık’ın 2015-2016 yıllarında ürettiği, özellikle 2016 yılında bu sergi için tamamladığı ya da revize ettiği eserleri içeriyor. Sergi başlığı, Japon kavramsal sanatçı On Kawara’nın arkadaşlarına ve meslektaşlarına gönderdiği 900 telgraftan oluşan “I am Still Alive” (Hâlâ Hayattayım) eserinden esinleniyor ve Işık’ın yaşadığı kent olan Diyarbakır’ın içinden geçtiği endişe verici süreçte, içeridekiler ve dışarıdakilerle kurulamayan bağlantıya referans veriyor.
Son dönemde yaşam koşulları hızla ve sürekli kötüleşen Diyarbakır’da üretilen eserler, geçtiğimiz iki yıla yayılan üretim süreçleri boyunca defalarca değişti, dönüştü. 6-7 Ekim çatışmalarındaki kayıplar, devamındaki sokağa çıkma yasakları, Tahir Elçi’nin öldürülmesi, hendeklerin kazılması, çatışmalar, aralıksız silah ve patlama sesleri, darbe girişimi, Olağanüstü Hal uygulamaları, öğretmenlerin açığa alınması gibi kentteki hayatı doğrudan etkileyen olaylar, serginin hazırlık sürecini de etkiledi.
Diyarbakır Cezaevi mahkûmları ile ortak olarak çalışılması planlanan ve sergiye de adını veren “Halâ Hayatta mısınız?” başlıklı çalışma, yaşanan olumsuz süreç ve OHAL uygulamalarıyla mahkûmlarla yapılan hobi faaliyetlerinin durdurulması sonrasında İstanbul’da bir el sanatları eğitmeni tarafından üretildi. Havada kalan ve kimin kime yönelttiği belli olmayan ve aslında her patlamada yakınlarını düşünürken zihinlerden geçirilen bu soru, içerde ve dışarda özgür ve güvende olmama duygusunu cezaevlerinde ağırlıklı olarak kullanılan ve filografi olarak bilinen teknik ile izleyiciye hatırlatılıyor.
“103” başlıklı ses ve nesne yerleştirmesi, Diyarbakır’ın yakın tarihinde gündemine oturan tedirginlik ve tekinsizlik duygusunu sergi alanına da taşıyor. 28 Kasım 2015’te Tahir Elçi’nin öldürülmesinden sonra Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 2 Aralık 2015’te başlayan ve 103 gün süren sokağa çıkma yasakları esnasında şehrin neredeyse en uzak noktalarından duyulan ve bazen aralıksız devam eden top seslerinin insanları mahkum ettiği ortak sessizlik bu yerleştirmenin temelini oluşturuyor. Sur içindeki tarihi Diyarbakır evlerine özgü bir kapı, hurdacıdan alınan parçalarla sanatçı tarafından yeniden üretildi. Top sesi ise Alman yapımı Leopard adlı tankın top sesinden kaydedildi.
Birbiri ile ilişki içinde üretilen ve Amerikalı sanatçı ve müzik teorisyeni John Cage’in “4’33”” başlıklı eserine referans veren “Rüya”, “Press” ve “Neredeyse Vardık” başlıklı videolar dilin baskı altında kaldığı, adeta soyutlaşan bir ifade üzerinden iletişim kuruyorlar. “Neredeyse Vardık”, sanatçının geçtiğimiz yaz gerçekleştirdiği Kuzey Avrupa seyahati esnasında Baltık denizini geçerken kaydettiği görüntüden ve 1976 yılında Türkiye’yi terk etmek zorunda kalan, belki de benzer bir deniz yolculuğu yaparak İsveç’te göç etmiş Kürt yazar Mehmed Uzun tarafından kaleme alınan Destana Egîdekî adlı şiirin Ciwan Haco tarafından seslendirilen 14. bölümünden oluşuyor.
Şiirin sözleri ve müzik anlaşılamayacak bir şekilde deforme edilerek, Mehmed Uzun’un Türkiyedeki mahkeme sürecinde askeri savcının Kürtçe diye bir dilin olmadığı ısrarına gönderme yapıyor. “Neredeyse Vardık” dilin kendisini var edebilmek için verdiği, sonu belli olmayan çetrefilli yolculuk ile bağlantı kuruyor.
“Felix Gonzales-Torres’in 1987-1990 yılları arasında ürettiği “İsimsiz (Kusursuz Aşıklar)” adlı esere de gönderme yapan “Kusursuz Aşıklar” isimli yerleştirme ise senkronize halde bir arada var olmaya dair umuda bir hançer saplıyor.
Sanatçı “Bir Yaz Gecesi Rüyası”nda, otuzüç yıl önce küçük bir çocukken şahit olduğu, bazen ürperti, bazen mucizevi bir rüya gibi hatırladığı Sakal-ı Şerif ayinine 33 yıl sonra tekrar giderken izleyiciyi de yanında götürüyor. Hicri takvim ve Miladi takvim arasındaki gün farkından dolayı hicri takvimde yaşanan bir gün 33 yıl sonra Miladi takvimde aynı güne denk geldiği söylenir. Sakal-ı Şerif olarak bilinen ve Peygamber’e ait olduğu söylenen bir sakal telinin, özel bir kabın içinde, Ramazanın 27. gecesi olduğu düşünülen Kadir gecesinde, kırk kat sarılı bohçasından çıkarılarak insanların ziyaretine açıldığı seramoniyi sanatçı, yukarıdan bir kamera açısı ile kayıt altına alıyor.
Sergide aynı zamanda belgesel niteliğinde olan, bir hayat öyküsünü çevre politikaları bağlamında ele alan ve çeşitli film festivallerinde daha önce gösterilen “Oasis” de yer alıyor. “Oasis” filmi 2014’te üretildiği dönemde evi yıkıldıktan sonra belediyenin kentsel dönüşüm kapsamında yaptırdığı apartmanlardan birine yerleştirilen Reşit Zengin, bugün yılın altı ayını bahçesine kurduğu tahta somyasıda geçirmeye devam ediyor.
Berat Işık, Hâlâ Hayatta mısınız? başlıklı sergide yer alan video ve yerleştirmeler ile, herhangi bir tanımlamaya girişmeksizin baskı deneyiminin sebep olduğu duygulanımı aktarmayı hedefliyor ve güç ilişkileriyle bağlantılı kavramları bugünün dışından bugüne bakmayı deneyerek zamansız ve metaforik bir dil üzerinden kurguluyor.
Basın
14.12.2016
Berat Işık’tan “Ne Ölen Ne Yaşayan”lara…
artful living
20.11.2016
ASIL SİZ HAYATTA MISINIZ BERAT IŞIK!
Sanatatak
15.11.2016
Diyarbakır: ‘Hâlâ hayatta mısınız?’
Gazete Duvar