
- Bu etkinlik geçti.
Red Thread Sayı 4 çıktı!
23/11/2017
Tarih: 23 Kasım 2017
Erden Kosova, Zeyno Pekünlü, Vladimir Jerić Vlidi, Jelena Vesić ve Banu Karaca editörlüğünde hazırlanan dördüncü sayının çerçevesini “mülksüzleşme/yoksunlaşma” kavramı oluşturuyor. Bunun yanı sıra Gorki Tiyatrosu ve 3. Berlin Sonbahar Salonu ile işbirliği bağlamında “dezentegrasyon” başlıklı bir bölüm de yer alıyor. Bu sayıdaki yazarlar:
Alisa Lebow, Asena Günal, Banu Cennetoğlu – Erden Kosova, Begüm Özden Fırat – Fırat Genç, Damir Arsenijević, Das Netwerk kritische Migrations-und Grenzregimeforschung, Emina Bužinkić, Guillaume Paoli, Jelena Petrović, Kanak-Attak, Marina Gržinić, Massimo Perinelli, Max Czollek – Corinne Kaszner – Leah Carola Czollek – Gudrun Perko, Natalie Bayer – Mark Terkessidis, Rasha Salti, Rastko Močnik – Jelena Vesić – Vladimir Jerić Vlidi ve Ruben Arevshatyan
Sunuş yazısından:
“Bu sayı için öncelikli olarak yayın kurulu üyemiz Meltem Ahıska’nın önerisiyle ”mülksüzleşme” kavramı üzerinde durduk. Judith Butler ve Athena Athanassiou’nun ortak çalışması Dispossession: The Performative in the Political kitabının yeni yayınlandığı dönemdi (2013) ve kavramın mülkiyet ve fiziksel ortaklıkların yitimine gönderme yapan çerçevesinin beden, kimlik, haklar ve özgürlüğü içerir biçimde genişletilmesi bizi heyecanlandırmakta, tanık olduklarımıza dair açıklayıcı bir içerik taşımaktaydı – okumakta olduğunuz sayının gövdesi de büyük ölçüde bu genişletilmiş çerçeveye verilmiş (belki de kavramı geniş çerçevesi içinde karşılayabilmek için ”yoksunlaşma” sözcüğünü kullanmak gerekiyor) yanıtlardan oluşuyor.
…
Red Thread kuruluş aşamasında daha çok Güney-Doğu Avrupa, Güney Kafkasya, Ortadoğu, Kuzey Afrika gibi coğrafyalar üzerine odaklanmayı öngörmüştü. Doğu Akdeniz havzası üzerinden çizilen bu yarı çembere büyük ölçüde sadık kaldık; arada Batı-dışı başka coğrafyalara da mümkün olduğunca yer verdik. Son birkaç yıl içinde yaşanan travmatik gelişmeler ve bunun ertesinde gelen nüfus hareketliliği çizdiğimiz coğrafi çerçeve ile Avrupa arasında keskin bir ayrım getirmemize bugünlerde imkân vermiyor. Bu sayıda Maxim Gorki Tiyatrosu tarafından düzenlenen 3. Berlin Sonbahar Salonu’na ayırdığımız alt dosyada yaşanmakta olan göç dalgasına karşı Avrupa ülkelerinde gözlenen resmi tepkilerin ve popülist sağdaki yükselişin izini sürüyoruz. Politik skalanın tümüne hakim olan ”entegrasyon” söylemine karşı kışkırtıcı biçimde ”dezentegrasyon” kavramını öne çıkaran sergi ve diğer etkinliklerin tarihsel altyapısını ve bugününü açıklayan metinlere yer veriyoruz. Çoğunlukçu ideolojiye karşı minör pozisyonların kurabileceği yanyanalıklara dair ilgi çekici örnekler bulabileceğinizi umuyoruz.”